Geleceğin Yazarı...


Normalde yazı yazmaktan pek hoşlanmayan birisiydim. Fakat bir şeyler yazmaya başlayınca da bitene kadar bırakmazdım. Oldukça dikkatli ve düzenli çalışmaya özen gösterirdim.  Yazı konusunda şikayet etmeyi ilkokulda bıraktım. Anladım çünkü kaçınılmaz bir şey olduğunu... :) Pek kitapta okumazdım gerçi ama ilgimi çeken bir kitabın sonuna gelmeden elimden düşürmezdim. Öğretmenimiz sürekli okuduğumuz kitapların özetini yazdırırdı. Tabi tüm bunları göz önünde bulundurduğumda, bu platformda da yazmaktan sıkılıp çok kısa bir süre sonra bırakacağımı düşünüyordum. Ama işler tam tersine döndü. Klavyemin başına geçtiğimde, elimdeki alet birden canavarlaştı sanki. Hayal dünyamı sizinle paylaşmayı ve içimi dökmeyi en önemlisi de bunları sizle paylaşmak bana tarif edilemez bir mutluluk veriyor. Kendi iç dünyamın en parlak ışıklarını sizinle paylaşıyorum sanki... Bu arada aramızda kalsın artık kendimi evin içinde yazar ilan ettim... :) Tabi ki de kendimi değerli Türk yazarlarımız olan; Yaşar Kemal, Peyami Safa, Oğuz Atay ya da Nazım Hikmet'le bir tutamam. :)) Ama kendimi küçümsemiyorum. Ailem, arkadaşlarım, çevremdeki insanlar beni desteklediği sürece, yazılarımı değerlendirip yorumlarını benimle paylaştıkça daha da azmediyorum ve umudumu asla yitirmiyorum. Belki de günün birinde olur. Sonuçta; ''Hayal etmek başarmanın yarısıdır!'' Değil mi?

Delibal... ''Mutlu son olmasın, mutlu SONSUZ olsun...''

 Türk aşk filmlerinin alışılmışın dışına çıkılmış mükemmel bir film olduğunu düşünüyorum. Güzel bir kurgu, iyi bir senaryo ve başarılı oyuncular... Genelde romantik içerikli filmlerden pek hoşlanmayan birisi olarak bu filmi size şiddetle öneririm. Bence bu zamana kadar Türk yapımı aşk filmlerinin en başarılı filmleri arasında yer alıyor. Müzik seçimlerini de oldukça başarılı buldum. Film hakkında araştırma yaparken Çağatay Ulusoy'un röportajında filmde rol gereği 6 ay bateri dersi aldığını ve bu müzik aletini devam edeceğini söylediğine rastladım. 
   Son dönemde izlediğim en güzel, en keyifli ve en dramatik aşk filmiydi diyebilirim. Çağatay ULUSOY'u Serenay Sarıkaya ile baş rolleri paylaşarak Medcezir dizisinde tanımış ve severek ve büyük hayranlıkla izlemiştim. Delibal filminde de resmen kendisini oyunculukta çok ilerlettiğini gördüm. Film sırf bunun için bile izlenmeye değerdi kesinlikle. Açıkçası bir film ilk defa beni ağlatmayı başardı. Evli insanların kendinden ders çıkarabilceği bir film olmuş bence. Ama bir klişe Türk filmi değildi. Klasik bir film değildi. Baştan sona farklı ve harika bir kurgu olmuş. Açıkçası ben ilk izlediğimde bazı arkadaşlarımın gülerek filmi sonlandırdıklarını gördüm bir tek ben mi ağladım diye sorguladım kendimi bir an. Hatta ne ara bu kadar duygusuz bir insan topluluğuna dönüştük ki dedim. Bence duygusal ve ağlatan bir filmdi. İnsanız ve zaman zaman ağlamaya içimizi dökmeye de ihtiyacımız var. Bana çok duygusal anlar yaşatmayı başardı. Sürpriz sonu ile de beni kendine hayran bırakan filmin hala fazlasıyla etkisindeyim. Sonu beni çok etkiledi böyle bir son yapacaklarını hiç beklemezdim.  Defalarca izleyebileceğim ve çok beğendiğim bir filmi bu tarz film sevenlere, izleyip de beni ağlatsın bu film diyenlere tavsiye ederim.
Replikler ders niteliğinde. Bu film düşündürür...bu film ağlatır. Vakit kaybetmeden izleyin.

Bukre; ''Bazı aşklar aşka ihanettir...''

''Müsait bir aşk'ta gülecek var...''
Yine Kahraman Tazeoğlu ve yine mükemmel bir aşk kitabı... Açıkça söylemek gerekirse şimdiye kadar aşk kitaplarını okumadım zaten sevmezdim de. Fakat Kahraman Tazeoğlu'nun kitapları sayesinde ayrı bir ilgi duymaya, sevmeye başladım. Bir kitap bir insanın tüm hayatını değiştirebilir...
 Kitaptan bahsetmeden önce eğer okumadıysanız aklınızdaki ''Bukre'' nedir? sorusunu açıklığa kavuşturayım Bukre, terk edilmiş yalnızlığın pençesinde bırakılımış ve hala yarasını kalbinde taşıyan bir kız... 
    “Çok değişik bir isim, nedir anlamı?” dedi Cem. Bukre, adının anlamının sorulmasına alışmıştı artık.“Sabaha karşı. Gecenin sabaha en yakın olan zamanı. Adımın anlamı bu…”   
Kahraman Tazeoğlu'nun kaleminden süzülen Yaralı kitabını okuduktan sonra yine aynı yazardan ''Bukre'' kitabını okumayı istemiştim. Zaten Yaralı kitabı ile ilgili yazımda da en kısa sürede okuyup sizlerle değerlendirmelerimi paylaşacağımı söylemiştim. Bukre'yi adından dolayı dikkatimi çektiği için veya kapaktaki kızın hikayesini merak ettiğim için okumadım... Kitabı okumaya başlamadan önce dikkat ederseniz ''Bazı aşklar aşka ihanettir...'' sözünden de ne ile ilgili bir kitap okuyacağımızı özetler nitelikte olduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz, terk edilmişlik, ihanet, pişmanlık ve geri dönemeyiş yani aşka dair ne varsa... Bence yazar Yaralı kitabındaki başarısını zirvede tutmayı başarmış... En sonunda gerçek aşk kendini gösteriyor ve mutlu sonla biten kitap içimizi ısıtıyor... Kitap olsun, film olsun en dikkat ettiğim nokta sonudur, çünkü mutlu bir sonla biten hikaye bizi mutlu etmeye ve enerjimizi yükseltmeye yeter, fakat tam tersine hüzünlü bir sonla biterse de beni oldukça derinden etkiliyor. İyi yanı da var tabii kendimizden ders çıkarabiliyoruz. Genel olarak kitabı beğendim. Her hangi bir olumsuz yanı yok. Son olarak, tüm bu yazdıklarımı kısaca özetleyen ve kitabın ön sözü ve arka kapaktaki son söz ile yalnız bırakmak istiyorum.
“Yazdıklarımda, çaresizliğinize çareler arıyorsunuz; oysa ben çaresizliğimi yazıyorum, siz onları çare sanıyorsunuz. 
''Bana bir veba busesi bırakıp gittin; bak şimdi yerini başkaları aldı...''

''Eylül...'' Turuncu Günler...

 İnsanlar sıcak yaz gecelerinin huzurundan vazgeçip havaların soğumasını ve kış mevsiminin gelmesini her ne kadar istemeseler de, rahat bir nefes aldıran ve huzur dolu ''Sonbahar'ın'' gelmesini kim istemez ki...
 Peki sonbahar nedir? Sonbahar aşktır, çifte kumruların banklarda oturup yağmur altında müzik dinlemesidir...  Aşktır ''Eylül'' diyerek ağır edebiyat yapmayacağım tabi ki de... Sonbahar denince aslında aklımıza ne gelir? Koca koca ağaçların dallarından sararmış yaprakların yerlere caddelere, sokaklara süzülmesidir. Yaz sıcaklarının ardından hasret kalınan o yağmur ve toprakların ıslandıktan sonraki o mükemmel kokusu beni benden almaya yeter...
 Uzun bir aradan sonra okulların zili tekrar çalar, öğrencilerin yoğun bir okul temposuna hazırlanması, yeni okula başlayacak miniklerin kalplerindeki heyecanı sarar sokakları. Sonbahar insanı ne terletecek kadar bunaltır, ne de soğuktan donacak kadar üşütür. Yazla kış arasındadır. Ben diğer insanların aksine sonbaharı ve kışı severim. Tabiatın verdiği huzur insanın ruhunu dinlendirir...  Farklı duyguların mevsimidir Sonbahar...
HAYAT SONBAHARDAKİ ÇITIRDAYAN YAPRAKLARDAN SONRA YENİDEN BAŞLAR...

Yaralı... Bazı yaralar sardıkça kanar.!

Aşkı herkes kendi dilinde anlatır yada anlatmaya çalışır, fakat Kahraman TAZEOĞLU aşkı çok güzel anlatmış... 


''Yaralı'' adlı kitap çok güzel okumanızı tavsiye ederim. Kahraman Tazeoğlu'nun okumuş olduğum ilk kitabı aşırı derecede bağlanarak okudum ve yeni bir başlangıç oldu benim için, ''Unutulmazlarım'' arasında daima ilk sırada olacak... Ve bu kitabı bana öneren okumamda öncü olan teyzeme sevgilerle... :) Kitabı okurken bana yazılmış gibi hissettim... Ve şunu belirtmeliyim ki Kitabın yarısından sonra bitmesin diye yavaş yavaş okuduğum ilk kitap... Etkileyici bir aşk romanı. Kitabı bitirip kapağını kapadığımda yüzümde bir gülümseme vardı. Birçok kez karşıma çıkan kitabı sonunda okuyup sonuna gelmiştim. Bence bu kitabı okuyun kimsenin lafına bakmayın,kötü yorumları aldırmayın. Çünkü sizinle onların düşünceleri bir olmayabilir onlar beğenmez belki siz beğeneceksiniz! ''YARALI'' okurlarının abartılı yorumlarından sonra büyük hevesle okudum. Heyecanın arttığı yerlerde keyif aldım. Kahraman Tazeoğlu'nun duygularını sonuna kadar hissederek yazdığının farkına vardım. Samimi ve akıcı bir üslubu olan yazar başarılı bir eser sunmuş biz okurlara. Aşk kitaplarının meraklısı olanların beğenebileceği bir kitap. Her sayfasında kendinizden bir şeyler bulacağınıza, hayatınızdan ders çıkaracağınıza emin olabilirsiniz.Bolca duygu yüklü sayfalar, çevirdiğiniz sayfalarda gözlerinizi yaşartacak hatta belki sizi ağlatacak kelime hazinesi, etkileyici sözler ile zenginleştirilmiş aşk kokan bir kitap... Başta sıkıcı gelmişti, hatta bir kaç sayfa okuduktan sonra bırakmıştım ama odaklanarak ve hissederek okuduğumda tüm bu yazdıklarımın farkına vardım işte o zaman bu kitabın muhteşem olduğunu anladım. Kahraman Tazeoğlu'nun bu kitabını okuduktan sonra yazar ve eserleri hakkında küçük bir araştırma yaptım. ''Bukre'' adında bir kitabı daha olduğunu öğrendim. Sadece Bukre değil bir çok kitabı var. En kısa zamanda diğer kitaplarını da okuyup değerlendirmelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. ''Hayatıma hiç gitmeyecekmiş gibi girmişti ama ummadığım bir günde hiç dönmeyecekmiş gibi gitti...''