Piraye ''Son bir şey isteyebilir miyim senden? Oğlumun adını Haşim koyar mısın...?''


Uzun zamandır peşinde olduğum ve oldukça merak ettiğim kitaba ulaştım ve soluksuz okudum sonunda. Okumayanlar için kesinlikle tavsiye ettiğim bir kitaptır. Piraye, güzel bir hikaye, akıcı bir dil, kültürel bir gezi ve sıkmayan, aksine okuyucuyu kendine hapseden bir kitap.
  Biraz da utanarak belirtmek istiyorum ki Bu kitap Canan Tan’ın okuduğum ilk kitabı... Bir çok kez ismini duyduğum fakat bir türlü de kitabını alıp okumadığım bir yazardı kendisi. Arkadaşlarımın da önerisi ile Piraye’yi okumaya başladım. Galiba büyük beklentilerle okudum Piraye’yi. Başta sıkılacağımı düşündüm ama hiçte öyle olmadı. Piraye’yi henüz okumayan varsa, hemen başlasın derim...
  Fakat Piraye’de şöyle tutarsızlıklar vardı; Piraye’nin ailesi İstanbullu, kültürlü, ve varlıklı bir aile, fakat kızlarının Diyarbakırlı bir ağa olan bir adamla evlenmesine hiç sorun çıkarmıyorlar. Hatta ısrar bile ediyorlardı. Üstelik Piraye daha kendinden ve bu aşktan emin değilken. Zaten kitapta Piraye’nin ağzından Haşim’i çok sevdiği, aşık olduğu, evlenmeye istekliliği hiç duyulmuyor, hatta isteksiz bile. Piraye birkaç kişiyi romantik bir aşk istediği için güzel bir evlilik teklifi yapmadıkları için reddediyor fakat bir kerede ona salata alınca ve Piraye sana aşığım seninle evlenmek istiyorum dediğinde işte aradığım buydu diyor ve hemen de kabul ediyor. Beni pekte tatmin etmedi bu kısım
  Kitabın sonu gerçekten çok iyi gidiyordu ancak bitti Piraye’nin aldığı karar mükemmeldi ama yine de kitabı çok beğenmeme yetmedi ne yazık ki.
  Ben bu güzel kitabın sonunun da mutlu bitmesini isterdim. Bu gibi kitapların sonlarının mutsuz bitmesinden bıktım artık...

0 yorum: